Din-evrensel bir gerçekDini iyi anlayabilmek için, bu kelimeyi etraflıca bilmemiz gerekir. Onun için kelime anlamı ve dindeki terim olarak kullanıldığı manalar üzerinde biraz duralım:
Kelime olarak dinKelime olarak din: insanların yaşadığı hayat boyunca takip ettiği yol, yaşam tarzı, gidışat ve düşünce istikametidir. Bu yol yanlış da olabilir, doğru da.
Terim olarak DinTerim olarak Din: Yüce Allah`ın elçiler aracılığıyla gönderdiği, akıl sahibi insanları kendi hür iradeleriyle dünyada iyiliğe, ahirette kurtuluşa götüren ilâhî kanunlardır.
Din, ilk insan Adem (aleyhi's selâm)'dan beri vardır. O, ilk insan olduğu gibi aynı zamanda kendi çocuklarına ve torunlarına yol göstermekle görevli ilk peygamberdir. Dinden uzak bazı kişilerin; ilk insan ve dinin ilkel olduğu iddiaları asılsızdır. Çünkü ileri sürdükleri bu görüşü destekleyecek ellerinde hiçbir kanıt yoktur. Soyut bir görüştür. Binlerce yıl varlıkları devam eden bütün semavî dinlerin verdiği haberlere göre, ilk insan Adem (aleyhi's selâm) güzel bir yaratılışa sahiptir.
Yaşayan dünya dinlerinden olan Musevîlik, Hıristiyanlık ve İslâm'da şu ortak nokta kendisini açık açık göstermektedir: ilk insan ilkel değildir. Mükemmeldir. Kârını ve zararını düşünen, konuşan, anlayan ve Allah`ın sevgisini kazanmaya çalışan bir yaratılışa sahiptir.
Yüce Allah, Adem (aleyhi's selâm)'a bazı kurallar vahyetmiştir.[2] Yüce Allah tarafından belirtilen bu hususlarla noksanlıklarını gidermiş ve güzelliklerini de gelıştirmiştir. Bunu bize, Yüce Kitabımız Kuran haber vermektedir. Hiçbir konuda Allah yalan söylemez, yanılmaz da.
Ancak, daha sonraları bazı insanlar ve toplumlar Allah`ı ve dinini unutmuşlar. Allah`ın gönderdiği dinin yerini tutacak, kafalarında bazı kural ve kanunlar ortaya koymuşlar. Buna da, din demişler. Biz burada dinleri kaynağı itibariye iki guruba ayıracağız:
İlahi dinler1- İlahi dinler: Allah, bu dinleri peygamberler vasıtasıyla göndermiştir. Bunlara semavî dinler ismi de verilir. Adem'den Muhammed (aleyhi's selâm)'a kadar bütün Resul'ler ilâhi dinleri kendi toplumlarına bildirmişlerdir. Bütün ilâhi dinlerin temeli Tevhid inancına dayalıdır. İlahi dinler; Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslâmiyet'tir. Yahudilik ve Hıristiyanlık zamanla insanlar tarafından değişikliğe uğratılmıştır. Bundan dolayı bu iki dine muharref dinler denilmektedir. İslâmiyet, hiçbir değişikliğe uğramadan zamanımıza kadar gelmiştir. Kıyamete kadar da devam edecektir.
İslâm'daki Tevhid ınancına göre: Allah birdir. Hiçbir şeye muhtaç değildir. Her şey ona muhtaçtır. Doğmamış ve doğurulmamıştır Hiçbir şey O'na denk değildir.[3] Allah her şeyi bilir ve her şeye gücü yeter. Bütün kâinâtın yaratıcısı, düzene koyucusu ve yani Rabb'idir. O'ndan başka ilâh yoktur. En yüksek makam sahibidir. Tenkit edilecek yönü yoktur, yanılmazlık O'na mahsustur. Dosdoğru yol O'nundur...
İlahi olmayan beşeri dinler2- İlahi olmayan dinler: Bu dinler Allah tarafında gönderilmemiştir. insanların ve toplumların birbirleri arasındaki ilışkileri düzenlemek için bazı insanlar, bir takım kurallar ve inanç kaideleri ortaya koyarlar. Bu kuralları kendi arzu, düşünce ve eğilimlerine göre şekillendirirler. İşte bu insanlar tarafından ortaya konulan kurallara ilâhi olmayan dinler denilmektedir. Örneğin: Konfüçyanizm, Buddhizm, Brahmanizm, Şintoizm, Şamanizm... gibi dinlerdir. Zamanımızda, tevhid inancını dışlayıp bazı insanları, fikirleri, maddeleri ilâhlaştıran fikir akım ve kurallarını da, ilâhi olmayan dinler sınıfında saymak mümkündür.
Niçin birden çok din vardırÇocuklar masum ve tertemiz olarak doğarlar. Ancak daha sonraları, çeşitli çevrelerin tesiriyle mümin veya kâfir, imanlı veya imansız, dine karşı duyarlı veya duyarsız, Müslim yahut gayri müslim... olarak yapılanırlar. İnsanların çok azı araştırarak gerçek dini bulmaktadırlar. Bu konuda bize ışık tutacak şu hadisi iyi değerlendirelim:
- Her çocuk fıtrat üzerine doğar, buyurdu ve sonra da şu ayeti okuyun "Allah'ın yaratılışta verdiği fıtrat..." = Rum; 30" buyurdui: Sonra Resûlullah as. sözünü şöyle tamamladı:
- Çocuğu anne ve babası Yahudileştirir veya Hıristiyanlaştırır veya Mecusileştirir..[4]
Peygamberler insanlara Yüce Allah`ın dinini kendilerine tebliğ ettiklerinde, çoğu defa gelenek olarak atalarından gördükleri dinlerinden vazgeçmeyerek şöyle demişlerdir:
• Hayır! Biz babalarımızı bu gidişat üzere bulduk. Biz, onları izliyoruz, dediler.[5]
Yüce Allah, insanları Yaratıcı’ya inanmaya müsait şekilde yaratmıştır. Dinleri bozuldukça, onları doğru yola iletmek için peygamberler göndermiştir. Peygamberler insanlara Yüce Allah`ın dinini tebliğ etmişlerdir. Ancak, toplumlara hakim durumunda olan bazı insanlar maddi menfaat, makam ve mevkilerinin gitmesi korkusuyla peygamberlere karşı çıkmışlardır. Etrafındaki insanlara da baskı yaparak, gerçek dine girmelerini engellemişlerdir. Bazen da, gerçek dinin içindeymiş gibi görünerek Allah`ın dinini değiştirmişlerdir. Böyle yanlış tutumların dünyanın her yerinde ve bölgelerinde olduğunu göz önüne getirelim: Mahalli şartlara göre yanlış yapılanmaların oluştuğunu düşündüğümüzde, işte yeryüzünde binlerce din karşımıza çıkmaktadır...
Ne yazık ki, Müslüman’ım diyen bazı insanlar da dinlerini bilmemektedirler. Hatta, Müslüman’ım dedikleri halde, inançları kutsal kitabımız Kuran`a uymamaktadır. Böyle insanların inançları da tehlikelidir. Peki, ne yapmak gerekir?
Aklını kullanan insan; sadece kulaktan duyma dine bağlılığı bırakıp, yüce Allah`ın gerçek dinini araştırmalıdır. Yüce Allah`ın gerçek dini İslâm’dır.[6] Her zaman, inancımızın Kuran ve Sünnet’e uygunluğuna dikkat etmeliyiz. inancımıza; batıl, hurafe ve sapıklıkları yaklaştırmamalıyız. Anlayamadığımız konuları iyi araştırmalı, esas kaynaklardan öğrenmeliyiz. Gerekirse, dini konuları bilen kişilerden yardım istemeliyiz.
Yeryüzünde birden fazla dinin olmasının sebeplerini şöyle özetlemek mümkündür:
1- Aile: Çocukların ana ve babadan gördükleri dinlere göre yapılanması,
2- Cehalet: insanların kendi inançlarına temel teşkil eden konuları akıl ölçüleriyle değerlendirmemesi ve bilimsel olarak sorgulamaması,
3- Gelenek: insanların pek çoğu dini inancını ve yaşantısını sadece bir gelenek ve taraftar olarak sürdürmesi,
4- Baskı: Zaman zaman bazı çıkar çevreleri içinde bulundukları toplumu istedikleri tarafa yönlendirmek için baskı altına alırlar. Toplumun inanç, ibadet, vicdan ve düşünce sınırlarını daraltırlar. Toplumu dar ve kısıtlı bir ortam içine hapsederler,
5- Dinler hakkında geniş bilgisi olmayanlar, bazı kişilerin inanç ve yaşantılarını merak eder, öğrenir ve onların tesiri altında kalırlar. Zamanla da savunucu duruma gelirler.
Hıristiyanlıkİsa (aleyhi's selâm), babasız olarak Meryem'den doğmuştur. İsa (aleyhi's selâm), bebek iken beşikte konuşmuştur. Annesinin temiz ve iffetli olduğunu söylemiştir. Kendisinin de, gelecekte Resul olacağını ifade etmiştir. Onun babasız doğumu ve beşikte konuşması bir mucizedir.
Allah tarafından İsa'ya, kitab olarak İncil verilmiştir. Din adamlarına rahip, papaz ve patrik denir. İbadet yerlerine kilise adı verilir.
İsa'dan sonra İncil Hıristiyanlar tarafından değiştirildi. Asıl şeklini kaybetti. Daha sonra yüzlerce İncil çeşidi meydana çıktı. M.S. 325 yılında yapılan bir toplantıda birbirlerine benzeyen 4 çeşit İncil seçildi. Diğerleri imha edildi.
Seçilen İnciller şunlardır:
1- Matta,
2- Markos,
3- Luka,
4- Yuhanna'dır.
Bunlar arasında da bazı farklılıklar vardır. Kitabı değiştirilen bu dinde, teslis adı verilen 3'lü Allah inancı şöyledir:
1- Baba; Allah`a baba derler. Her şeyi yaratan ve bilendir.
2- Oğul; İsa, Allah`ın insan şeklinde görünen oğludur.
3- Kutsal Ruh; Baba olan Allah ile oğul İsa’dan çıkan bir ruhtur. Bu Kutsal Ruh, insanlara iyi düşünceler verir.
Hristiyanlıkta ibadetler:
1- Günlük ibadetler; sabah ve akıam kilisede yapılır.
2- Haftalık ibadetler; pazar günü, sabah ve akıam kilisede yapılır.
3- Senelik ibadetler; oruç, bayram ve anma günleridir. Noel ve paskalya bayramları önemlidir.
Hristiyan mezhepleri:
1- Katolik,
2- Ortodoks,
3- Protestan,
4- Monofizitler.
Yahudilik-musevilikMusevîlik: Allah tarafından Resul olarak gönderilen Musa (aleyhi's selâm)'a vahyedilen dindir. Musa, İsrail oğullarına gönderildi. Bu dinin kitabı Tevrat'tır. Din adamlarına haham denir. İbadet yerlerine havra ve sinegog adı verilir. Musevilere Yahudi ismi de verilmektedir.
Musa’dan sonra Tevrat’ın aslı İsrailoğulları tarafından tam olarak korunamadı. Eldeki Tevrat’ın yorum ve tefsirini yapan Talmut isimli kitabları Yahudilerce önemlidir.
Yahudilikte inanç: Allah vardır ve birdir. Günlük hayatta Tevrat’ta bildirilen emirlere uymak ve yasaklardan kaçınmak önemlidir. Bu konuda Musa (aleyhi's selâm)'a Sina dağında inen "On Emir" önem arzeder.
"On Emir"den birkaç madde:
1- Allah`ın ismini boş yere ağzına almayacaksın.
2- Anne ve babana hürmet edeceksin.
3- Öldürmeyeceksin.
4- Zina yapmayacaksın,
5- Çalmayacaksın.
6- Yalancı şahitlik yapmayacaksın...
Zamanımızdaki Yahudi mezhepleri:
1- Muhafazakârlar,
2- Ortodokslar,
3- Reformistler.
Yahudilerin ibadetleri:
1- Günlük ibadet; günde üç defa yapılan dua,
2- Haftalık ibadet; Cumartesi günü sinagogda yapılan ibadettir.
hinduizm-budizimHinduizm: Hindistan’ı, kutsal bir vatan saymak ve Hindistan’ın dağ, deniz, nehir... gibi herıeyine duygusal oarak bağlanma inancıdır. Bu inanca sahip kişiye Hindu denir. Hindistan'da; bölgecilik, ırkçılık ve milliyetçilik inanç şekline dönüşmüştür. Aslında burada, belli bir inanç sistemi, ibadetler ve düzenli bir uygulama yoktur. Belirsizlik ve esneklik hakimdir.
Hinduizmin kitabı olan Veda’larda ilâhi, dua, büyü... gibi konular mevcuttur.
Kast sistemi (Hinduizmde insanların sınıflandırılması):1- Brahmanlar; din adamları,
2- KIatriya; Hükümdar sülalesi ve savaşçılar,
3- Vaisya; tüccar, esnaf ve işçiler,
4- Sudra; işçilerdir.
Hinduizmde tenasuh yani ruh göçü:insanlar, dünyada yaşarken iyi ya da kötü işler yaparlar. Ölen bir insanın ruhu, başka bir bedende dünyaya tekrar döner. Bu da; tanrı, erkek, kadın, bitki, aslan, inek, kedi, köpek, maymun... olabilir. Dünyaya dönüş şekli daha önceki yaşadığı hayattaki yapmış oldukları iyiliklere ve kötülüklere bağlıdır.
BudizmBudizm (MÖ. 568- 488): Aslında bir kıral ailesinin çocuğu olan Gotema (Buda) tarafından Budizm kuruldu. Hindistan’ın pek çok yerlerini gezdi. Vaazlar verdi. Önceleri bir ahlâk sistemi olan Budizm daha sonraları gelıştirilerek din haline getirildi. Buda, ölümünden 4 asır sonra rahipler tarafından Tanrı olarak kabul edildi.
Budizmin öğretisi;
1- Hayat acı çekme ile doludur,
2- Her acının bir sebebi vardır,
3- Acı çekme sona erebilir,
4- Acı çekmeyi sona erdirmenin bir yolu vardır.
Bu öğretiler iki sınıfta toplanabilir:
1- Metafizik, 2- Ahlâk.
Bu öğretiler, Hinduizm’le karşıarak bir din haline gelmiştir. Başka bir ifadeyle Budizm meydana gelmiştir.
Reinkarnasyon ve ruh göçüİlkel toplumların inancında; insanlar öldüğünde ruhlarının başka bir bedene geçtiğine inanırlar. Örneğin: Hind, Yunan, Mısır din ve kültürlerinde bu ve buna benzer batıl inançlara rastlamak mümkündür.
Aslında, ölen bir insanın, tekrar dünyaya gelmesi mümkün değildir. Bu inanç İslâm dinine aykırıdır. insanlar yaptıklarıyla karşı karşıya kaldıkları zaman, dünyada yapmış oldukları yanlışlıklardan dolayı pişmanlık duyarlar. Dünyaya tekrar dönüp de yanlışlıklarını düzeltmek isterler. Ama, artık iş işten geçmiştir.
Yüce Allah buyuruyor ki:
• (Ahirette) günahkârları hele bir görsen; o zaman Rabb’lerinin huzurunda başlarını öne eğip (şöyle derler:) Ey Rabb’imiz gördük ve duyduk. (şimdi bizi dünyaya) geri döndür ki, iyi işler yapalım. Gerçekten de tam inandık.[7]
• Onlardan (kâfirlerden) birine ölüm geldiği zaman şöyle der: -Rabbim beni (dünyaya) geri döndür. Belki, terk ettiğim (dünya)da iyi amel işlerim. Hayır, onu söyleyenin sözü, (boş) laftan ibarettir. Onların gerisinde tekrar dirileceği güne kadar bir engel vardır.[8]
• (Ey kâfirler!..) Allah`ınasıl küfrediyorsunuz (umursamıyorsunuz)? Siz ölü (durumunda) iken, size hayat verdi (yaratıp dünyaya gönderdi). Sonra sizi öldürecek, daha sonra da âhirette size hayat verecektir. Dönüşünüz de O (Allah)’adır.[9]
noel- yılbaşıHıristiyanlar; Hz. İsa (aleyhi's selâm)’ın doğum yıl dönümü diye, her yıl 1 Ocak gecesinde bayram yaparlar. 1 Ocak, yeni yılın başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Bundan dolayı Miladî takvim yılı 1 Ocak’ta başlar.
İmparator Konstantin, Hristiyan aleminde elden ele dolaşan yüzlerce İncil çeşidini görüşmek üzere 325 yılında ıznik şehrinde bir konsil topladı. Birbirine yakın 4 çeşit İncil’i kabul etti. Diğerlerini imha ettirdi. Karşı çıkanları de şiddetle cezalandırdı hatta bazıları öldürüldü. Teslis (3‘lü ilâh) inancı yerine, Tevhid (bir tek Allah) ınancı’nı savunanlar afaroz edildi. Öncülüğünü yapan Aryüs de öldürüldü.
Konstantin, yaptığı bu işlerin sonunda, aralık ayının son haftasını Noel Haftası, son günün gecesini de Noel Gecesi olarak ilan etti.
Noel Ağacı: Bir ağaç kesip süslüme adeti, 1605’de başladı. 19. ve 20. yy.’da Hristiyanlık geleneğine girdi.
Noel Baba: Çok eskiden Muğla-Antalya yöresinde yaşamış bir papazı övmek amacıyla Noel Baba diye tombul, sevecen, yardım sever, himayeci... sakallı bir ihtiyar tipi oluşturuldu. Daha sonra bu görünüm dinî bir hal almıştır.
Noel Bayramı: Hristiyanlarca kabul edilen bir bayramın adıdır.
MisyonerlikMisyon: Bir şahıs veya heyete verilen göreve denir.
Misyoner: Hıristiyanlığı sistemli şekilde yaymayı vazife edinmiş kişilere verilen isimdir.
Müslümanlar, son üçyüz yıl içinde dünya siyasi hâkimiyetini kaybetti. Bu siyasi boşluğu yavaş yavaş Batılılar almaya başladılar. Daha sonra da hızla dünya hâkimiyetlerini kurdular. Bu dünya hakimiyetini kurarken buna parelel olarak bazı alanlarda ilerleme kaydettiler. Bunların çalışmalarını dört ana temelde toplayabiliriz:
1- Rönesans ve reform hareketleri: Hıristiyan alemi, Kilise’nin baskısından kurtulup çeşitli ilmi, kültürel, siyasal ve sosyal konularda ilerlemeler yaptı.
2- İstila ve sömürgecilik hareketleri: Batı, 300 sene civarında sömürgecilik yapmıştır. Sömürgeleştirdiği ülkelerin insanlarını da pazarlarda satmışlardır. Köle olarak satılan bu insanların ekseriyetini Afrikalı Müslümanlar oluşturuyordu. Uzun bir zaman dilimi içinde bunlar Hıristiyanlaştırıldı.
3- Teknolojiyi ve maddi kaynaklarını sadece kendi ellerinde tutmaları: işgal edilen memleketlerin yeraltı ve yerüstü tüm kaynaklarını sömürdüler. Ayrıca onların dil, inanç, ahlâk, kültür, örf, âdet... gibi değerlerini de mahvettiler. Bu toplumların işi çok zor. Çünkü bir taraftan eski yıkıntıları onarmak, bir taraftan da yeni değişen şartlara uyum sağlamak kolay değildir. Hele hele kısmi olarak dünya piyasasına sürülen teknolojinin getirdiği çeşitli araçlar nerdeyse, hayatımızın her alanına girmiş bulunmaktadır. Bu araçlar, yerinde kullanıldığında çok güzel neticeler ortaya çıkmaktadır. Ancak, kontrolsüz ve sorumsuzca kullanıldığında meydana gelecek zararlar dinî, ahlâkî, gelenek ve görenekler açısından derin yaralar açılmasına sebep olacaktır. Dikkat edilirse; geri kalmış ve gelişmekte olan bazı ülkelerdeki anarşi, terör, sabotaj, faili meçhul olaylar... sömürgeci güçlerin uzantıları şeklinde görülmektedir.
4- Misyonerlik faaliyetleri: Batı âlemi, işgal ve sömürü hareketleriyle birlikte misyoner faaliyetlerini de beraberinde yürütmüştür. ilk gittikleri yerlere maddi yardım, sağlık hizmetleri, kültür faaliyetleri... gibi insancıl görünümlü hizmetleri ön plana almışlardır. Taban bulunca misyoner faaliyetlerine başlayıp hız vererek bazı insanları hıristiyanlaştırmışlardır.
Hıristiyanlar dinlerini yaymak için üç koldan hareket etmişlerdir:
1- Gönüllü olarak faaliyetlere katılan din adamları. Bunlar aynı zamanda doktor, hemşire, öğretmen, teknisyen, iş adamı... olarak özel yetiştirilmiştir.
2- İşgal edilen topraklarda yaşayan yerli azınlıklar. Bunlar da genellikle sonradan özel olarak yetiştirilirlerdi. ilk bağlantılar gizli olarak bunlarla yapılırdı.
3- Bunlar Hıristiyan olmamalarına rağmen, sömürgecilerin; para, makam, mevki... gibi aldatmacalarla elde ettiği ve hizmet ettirdiği o memleketin yerli kuklalardır.
Zamanımızda ise:
1- Dünyanın her yerinde geniş maddi imkânlarla Özellikle bazı din ve tarikatları yaymaya çalışan kişi ve kurumların faaliyetleri görülmektedir. TV, gazete ve dergilerde komu oyuna zaman zaman intikal etmektedir. Misyonerler, dünyanın her yerinde, daha çok kalkınmamış ülkelerde faaliyetlerini yoğunlaştırmışlardır.
2- İslâm'a bazı yakıştırma ve ithamlar yapılmaktadır. Bu yıkıcı faaliyetlerin bir kısmı bizzat İslâm ülkelerinde, bazıları da diğer ülkelerde meydana gelmektedir. Bu iftira ve karalamalara bir takım kurum, kuruluş ve kişiler tarafından cevap verilmektedir. Ancak yeterli olamamaktadır. Çünkü Müslümanların ellerindeki imkânlar kısıtlı ve etki alanı da dardır.
İslamYüce Allah tarafından, 610 yılında bütün insanlığa en son Resul olarak görevlendirilen Muhammed (aleyhi's selâm)'a vahyedilen dine İslâm denir. Bu ismi Allah vermiştir. Bu son dinde; bütün insanlar eşittir. Renk, dil, bölge, zengin, fakir, erkek, kadın... farkı gözetilmez. Ancak, Allah`a iman, İslâm Dinini hayata uygulama insana üstünlük sağlar. İslâm'a inananlara Müslüman denir. Bu dinin kitabı Kuran`dır. Diğer dinlerin kitapları gibi değiştirilmemiştir.
İslâm’da Allah inancı: Yüce Allah birdir, O’ndan başka ilâh yoktur. Kâinâtın yaratıcısıdır. O’nun eşi, benzeri, oğlu ve kızı... yoktur.
İslâm dinindeki ibadetler:1- Günlük ibadetler; günde beş vakit kılınan namazlar.
2- Haftalık ibadet; Cuma günü kılınan Cuma Namazı,
3- Senelik ibadetler; senede iki defa kılınan bayram namazı ve sende bir ay tutulan oruç,
4- Ömürde en az bir defa, durumu müsait olanların yaptığı Hac’dır.
İslâm dinindeki mezheblerden bazıları:1- Hanefi, 2- Şafiî, 3- Malikî, 4- Hanbelî, 5- Caferî... gibi.
İslâm dininde peygamber inancı:İslâm inancında, Muhammed (aleyhi's selâm)'dan evvelki bütün resul ve nebiler tasdik edilir.[10] Hiçbiri reddedilmez. Kuran`da, Allah`ın elçileri çokça zikredilir ve örnek olarak gösterilir. Müslümanlar geçmiş peygamberleri hürmetle anar ve onlar için salavat getirirler. (Allah`ın salat ve selamı hepsinin üzerine olsun.)
Kelime olarak dinKelime olarak din: insanların yaşadığı hayat boyunca takip ettiği yol, yaşam tarzı, gidışat ve düşünce istikametidir. Bu yol yanlış da olabilir, doğru da.
Terim olarak DinTerim olarak Din: Yüce Allah`ın elçiler aracılığıyla gönderdiği, akıl sahibi insanları kendi hür iradeleriyle dünyada iyiliğe, ahirette kurtuluşa götüren ilâhî kanunlardır.
Din, ilk insan Adem (aleyhi's selâm)'dan beri vardır. O, ilk insan olduğu gibi aynı zamanda kendi çocuklarına ve torunlarına yol göstermekle görevli ilk peygamberdir. Dinden uzak bazı kişilerin; ilk insan ve dinin ilkel olduğu iddiaları asılsızdır. Çünkü ileri sürdükleri bu görüşü destekleyecek ellerinde hiçbir kanıt yoktur. Soyut bir görüştür. Binlerce yıl varlıkları devam eden bütün semavî dinlerin verdiği haberlere göre, ilk insan Adem (aleyhi's selâm) güzel bir yaratılışa sahiptir.
Yaşayan dünya dinlerinden olan Musevîlik, Hıristiyanlık ve İslâm'da şu ortak nokta kendisini açık açık göstermektedir: ilk insan ilkel değildir. Mükemmeldir. Kârını ve zararını düşünen, konuşan, anlayan ve Allah`ın sevgisini kazanmaya çalışan bir yaratılışa sahiptir.
Yüce Allah, Adem (aleyhi's selâm)'a bazı kurallar vahyetmiştir.[2] Yüce Allah tarafından belirtilen bu hususlarla noksanlıklarını gidermiş ve güzelliklerini de gelıştirmiştir. Bunu bize, Yüce Kitabımız Kuran haber vermektedir. Hiçbir konuda Allah yalan söylemez, yanılmaz da.
Ancak, daha sonraları bazı insanlar ve toplumlar Allah`ı ve dinini unutmuşlar. Allah`ın gönderdiği dinin yerini tutacak, kafalarında bazı kural ve kanunlar ortaya koymuşlar. Buna da, din demişler. Biz burada dinleri kaynağı itibariye iki guruba ayıracağız:
İlahi dinler1- İlahi dinler: Allah, bu dinleri peygamberler vasıtasıyla göndermiştir. Bunlara semavî dinler ismi de verilir. Adem'den Muhammed (aleyhi's selâm)'a kadar bütün Resul'ler ilâhi dinleri kendi toplumlarına bildirmişlerdir. Bütün ilâhi dinlerin temeli Tevhid inancına dayalıdır. İlahi dinler; Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslâmiyet'tir. Yahudilik ve Hıristiyanlık zamanla insanlar tarafından değişikliğe uğratılmıştır. Bundan dolayı bu iki dine muharref dinler denilmektedir. İslâmiyet, hiçbir değişikliğe uğramadan zamanımıza kadar gelmiştir. Kıyamete kadar da devam edecektir.
İslâm'daki Tevhid ınancına göre: Allah birdir. Hiçbir şeye muhtaç değildir. Her şey ona muhtaçtır. Doğmamış ve doğurulmamıştır Hiçbir şey O'na denk değildir.[3] Allah her şeyi bilir ve her şeye gücü yeter. Bütün kâinâtın yaratıcısı, düzene koyucusu ve yani Rabb'idir. O'ndan başka ilâh yoktur. En yüksek makam sahibidir. Tenkit edilecek yönü yoktur, yanılmazlık O'na mahsustur. Dosdoğru yol O'nundur...
İlahi olmayan beşeri dinler2- İlahi olmayan dinler: Bu dinler Allah tarafında gönderilmemiştir. insanların ve toplumların birbirleri arasındaki ilışkileri düzenlemek için bazı insanlar, bir takım kurallar ve inanç kaideleri ortaya koyarlar. Bu kuralları kendi arzu, düşünce ve eğilimlerine göre şekillendirirler. İşte bu insanlar tarafından ortaya konulan kurallara ilâhi olmayan dinler denilmektedir. Örneğin: Konfüçyanizm, Buddhizm, Brahmanizm, Şintoizm, Şamanizm... gibi dinlerdir. Zamanımızda, tevhid inancını dışlayıp bazı insanları, fikirleri, maddeleri ilâhlaştıran fikir akım ve kurallarını da, ilâhi olmayan dinler sınıfında saymak mümkündür.
Niçin birden çok din vardırÇocuklar masum ve tertemiz olarak doğarlar. Ancak daha sonraları, çeşitli çevrelerin tesiriyle mümin veya kâfir, imanlı veya imansız, dine karşı duyarlı veya duyarsız, Müslim yahut gayri müslim... olarak yapılanırlar. İnsanların çok azı araştırarak gerçek dini bulmaktadırlar. Bu konuda bize ışık tutacak şu hadisi iyi değerlendirelim:
- Her çocuk fıtrat üzerine doğar, buyurdu ve sonra da şu ayeti okuyun "Allah'ın yaratılışta verdiği fıtrat..." = Rum; 30" buyurdui: Sonra Resûlullah as. sözünü şöyle tamamladı:
- Çocuğu anne ve babası Yahudileştirir veya Hıristiyanlaştırır veya Mecusileştirir..[4]
Peygamberler insanlara Yüce Allah`ın dinini kendilerine tebliğ ettiklerinde, çoğu defa gelenek olarak atalarından gördükleri dinlerinden vazgeçmeyerek şöyle demişlerdir:
• Hayır! Biz babalarımızı bu gidişat üzere bulduk. Biz, onları izliyoruz, dediler.[5]
Yüce Allah, insanları Yaratıcı’ya inanmaya müsait şekilde yaratmıştır. Dinleri bozuldukça, onları doğru yola iletmek için peygamberler göndermiştir. Peygamberler insanlara Yüce Allah`ın dinini tebliğ etmişlerdir. Ancak, toplumlara hakim durumunda olan bazı insanlar maddi menfaat, makam ve mevkilerinin gitmesi korkusuyla peygamberlere karşı çıkmışlardır. Etrafındaki insanlara da baskı yaparak, gerçek dine girmelerini engellemişlerdir. Bazen da, gerçek dinin içindeymiş gibi görünerek Allah`ın dinini değiştirmişlerdir. Böyle yanlış tutumların dünyanın her yerinde ve bölgelerinde olduğunu göz önüne getirelim: Mahalli şartlara göre yanlış yapılanmaların oluştuğunu düşündüğümüzde, işte yeryüzünde binlerce din karşımıza çıkmaktadır...
Ne yazık ki, Müslüman’ım diyen bazı insanlar da dinlerini bilmemektedirler. Hatta, Müslüman’ım dedikleri halde, inançları kutsal kitabımız Kuran`a uymamaktadır. Böyle insanların inançları da tehlikelidir. Peki, ne yapmak gerekir?
Aklını kullanan insan; sadece kulaktan duyma dine bağlılığı bırakıp, yüce Allah`ın gerçek dinini araştırmalıdır. Yüce Allah`ın gerçek dini İslâm’dır.[6] Her zaman, inancımızın Kuran ve Sünnet’e uygunluğuna dikkat etmeliyiz. inancımıza; batıl, hurafe ve sapıklıkları yaklaştırmamalıyız. Anlayamadığımız konuları iyi araştırmalı, esas kaynaklardan öğrenmeliyiz. Gerekirse, dini konuları bilen kişilerden yardım istemeliyiz.
Yeryüzünde birden fazla dinin olmasının sebeplerini şöyle özetlemek mümkündür:
1- Aile: Çocukların ana ve babadan gördükleri dinlere göre yapılanması,
2- Cehalet: insanların kendi inançlarına temel teşkil eden konuları akıl ölçüleriyle değerlendirmemesi ve bilimsel olarak sorgulamaması,
3- Gelenek: insanların pek çoğu dini inancını ve yaşantısını sadece bir gelenek ve taraftar olarak sürdürmesi,
4- Baskı: Zaman zaman bazı çıkar çevreleri içinde bulundukları toplumu istedikleri tarafa yönlendirmek için baskı altına alırlar. Toplumun inanç, ibadet, vicdan ve düşünce sınırlarını daraltırlar. Toplumu dar ve kısıtlı bir ortam içine hapsederler,
5- Dinler hakkında geniş bilgisi olmayanlar, bazı kişilerin inanç ve yaşantılarını merak eder, öğrenir ve onların tesiri altında kalırlar. Zamanla da savunucu duruma gelirler.
Hıristiyanlıkİsa (aleyhi's selâm), babasız olarak Meryem'den doğmuştur. İsa (aleyhi's selâm), bebek iken beşikte konuşmuştur. Annesinin temiz ve iffetli olduğunu söylemiştir. Kendisinin de, gelecekte Resul olacağını ifade etmiştir. Onun babasız doğumu ve beşikte konuşması bir mucizedir.
Allah tarafından İsa'ya, kitab olarak İncil verilmiştir. Din adamlarına rahip, papaz ve patrik denir. İbadet yerlerine kilise adı verilir.
İsa'dan sonra İncil Hıristiyanlar tarafından değiştirildi. Asıl şeklini kaybetti. Daha sonra yüzlerce İncil çeşidi meydana çıktı. M.S. 325 yılında yapılan bir toplantıda birbirlerine benzeyen 4 çeşit İncil seçildi. Diğerleri imha edildi.
Seçilen İnciller şunlardır:
1- Matta,
2- Markos,
3- Luka,
4- Yuhanna'dır.
Bunlar arasında da bazı farklılıklar vardır. Kitabı değiştirilen bu dinde, teslis adı verilen 3'lü Allah inancı şöyledir:
1- Baba; Allah`a baba derler. Her şeyi yaratan ve bilendir.
2- Oğul; İsa, Allah`ın insan şeklinde görünen oğludur.
3- Kutsal Ruh; Baba olan Allah ile oğul İsa’dan çıkan bir ruhtur. Bu Kutsal Ruh, insanlara iyi düşünceler verir.
Hristiyanlıkta ibadetler:
1- Günlük ibadetler; sabah ve akıam kilisede yapılır.
2- Haftalık ibadetler; pazar günü, sabah ve akıam kilisede yapılır.
3- Senelik ibadetler; oruç, bayram ve anma günleridir. Noel ve paskalya bayramları önemlidir.
Hristiyan mezhepleri:
1- Katolik,
2- Ortodoks,
3- Protestan,
4- Monofizitler.
Yahudilik-musevilikMusevîlik: Allah tarafından Resul olarak gönderilen Musa (aleyhi's selâm)'a vahyedilen dindir. Musa, İsrail oğullarına gönderildi. Bu dinin kitabı Tevrat'tır. Din adamlarına haham denir. İbadet yerlerine havra ve sinegog adı verilir. Musevilere Yahudi ismi de verilmektedir.
Musa’dan sonra Tevrat’ın aslı İsrailoğulları tarafından tam olarak korunamadı. Eldeki Tevrat’ın yorum ve tefsirini yapan Talmut isimli kitabları Yahudilerce önemlidir.
Yahudilikte inanç: Allah vardır ve birdir. Günlük hayatta Tevrat’ta bildirilen emirlere uymak ve yasaklardan kaçınmak önemlidir. Bu konuda Musa (aleyhi's selâm)'a Sina dağında inen "On Emir" önem arzeder.
"On Emir"den birkaç madde:
1- Allah`ın ismini boş yere ağzına almayacaksın.
2- Anne ve babana hürmet edeceksin.
3- Öldürmeyeceksin.
4- Zina yapmayacaksın,
5- Çalmayacaksın.
6- Yalancı şahitlik yapmayacaksın...
Zamanımızdaki Yahudi mezhepleri:
1- Muhafazakârlar,
2- Ortodokslar,
3- Reformistler.
Yahudilerin ibadetleri:
1- Günlük ibadet; günde üç defa yapılan dua,
2- Haftalık ibadet; Cumartesi günü sinagogda yapılan ibadettir.
hinduizm-budizimHinduizm: Hindistan’ı, kutsal bir vatan saymak ve Hindistan’ın dağ, deniz, nehir... gibi herıeyine duygusal oarak bağlanma inancıdır. Bu inanca sahip kişiye Hindu denir. Hindistan'da; bölgecilik, ırkçılık ve milliyetçilik inanç şekline dönüşmüştür. Aslında burada, belli bir inanç sistemi, ibadetler ve düzenli bir uygulama yoktur. Belirsizlik ve esneklik hakimdir.
Hinduizmin kitabı olan Veda’larda ilâhi, dua, büyü... gibi konular mevcuttur.
Kast sistemi (Hinduizmde insanların sınıflandırılması):1- Brahmanlar; din adamları,
2- KIatriya; Hükümdar sülalesi ve savaşçılar,
3- Vaisya; tüccar, esnaf ve işçiler,
4- Sudra; işçilerdir.
Hinduizmde tenasuh yani ruh göçü:insanlar, dünyada yaşarken iyi ya da kötü işler yaparlar. Ölen bir insanın ruhu, başka bir bedende dünyaya tekrar döner. Bu da; tanrı, erkek, kadın, bitki, aslan, inek, kedi, köpek, maymun... olabilir. Dünyaya dönüş şekli daha önceki yaşadığı hayattaki yapmış oldukları iyiliklere ve kötülüklere bağlıdır.
BudizmBudizm (MÖ. 568- 488): Aslında bir kıral ailesinin çocuğu olan Gotema (Buda) tarafından Budizm kuruldu. Hindistan’ın pek çok yerlerini gezdi. Vaazlar verdi. Önceleri bir ahlâk sistemi olan Budizm daha sonraları gelıştirilerek din haline getirildi. Buda, ölümünden 4 asır sonra rahipler tarafından Tanrı olarak kabul edildi.
Budizmin öğretisi;
1- Hayat acı çekme ile doludur,
2- Her acının bir sebebi vardır,
3- Acı çekme sona erebilir,
4- Acı çekmeyi sona erdirmenin bir yolu vardır.
Bu öğretiler iki sınıfta toplanabilir:
1- Metafizik, 2- Ahlâk.
Bu öğretiler, Hinduizm’le karşıarak bir din haline gelmiştir. Başka bir ifadeyle Budizm meydana gelmiştir.
Reinkarnasyon ve ruh göçüİlkel toplumların inancında; insanlar öldüğünde ruhlarının başka bir bedene geçtiğine inanırlar. Örneğin: Hind, Yunan, Mısır din ve kültürlerinde bu ve buna benzer batıl inançlara rastlamak mümkündür.
Aslında, ölen bir insanın, tekrar dünyaya gelmesi mümkün değildir. Bu inanç İslâm dinine aykırıdır. insanlar yaptıklarıyla karşı karşıya kaldıkları zaman, dünyada yapmış oldukları yanlışlıklardan dolayı pişmanlık duyarlar. Dünyaya tekrar dönüp de yanlışlıklarını düzeltmek isterler. Ama, artık iş işten geçmiştir.
Yüce Allah buyuruyor ki:
• (Ahirette) günahkârları hele bir görsen; o zaman Rabb’lerinin huzurunda başlarını öne eğip (şöyle derler:) Ey Rabb’imiz gördük ve duyduk. (şimdi bizi dünyaya) geri döndür ki, iyi işler yapalım. Gerçekten de tam inandık.[7]
• Onlardan (kâfirlerden) birine ölüm geldiği zaman şöyle der: -Rabbim beni (dünyaya) geri döndür. Belki, terk ettiğim (dünya)da iyi amel işlerim. Hayır, onu söyleyenin sözü, (boş) laftan ibarettir. Onların gerisinde tekrar dirileceği güne kadar bir engel vardır.[8]
• (Ey kâfirler!..) Allah`ınasıl küfrediyorsunuz (umursamıyorsunuz)? Siz ölü (durumunda) iken, size hayat verdi (yaratıp dünyaya gönderdi). Sonra sizi öldürecek, daha sonra da âhirette size hayat verecektir. Dönüşünüz de O (Allah)’adır.[9]
noel- yılbaşıHıristiyanlar; Hz. İsa (aleyhi's selâm)’ın doğum yıl dönümü diye, her yıl 1 Ocak gecesinde bayram yaparlar. 1 Ocak, yeni yılın başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Bundan dolayı Miladî takvim yılı 1 Ocak’ta başlar.
İmparator Konstantin, Hristiyan aleminde elden ele dolaşan yüzlerce İncil çeşidini görüşmek üzere 325 yılında ıznik şehrinde bir konsil topladı. Birbirine yakın 4 çeşit İncil’i kabul etti. Diğerlerini imha ettirdi. Karşı çıkanları de şiddetle cezalandırdı hatta bazıları öldürüldü. Teslis (3‘lü ilâh) inancı yerine, Tevhid (bir tek Allah) ınancı’nı savunanlar afaroz edildi. Öncülüğünü yapan Aryüs de öldürüldü.
Konstantin, yaptığı bu işlerin sonunda, aralık ayının son haftasını Noel Haftası, son günün gecesini de Noel Gecesi olarak ilan etti.
Noel Ağacı: Bir ağaç kesip süslüme adeti, 1605’de başladı. 19. ve 20. yy.’da Hristiyanlık geleneğine girdi.
Noel Baba: Çok eskiden Muğla-Antalya yöresinde yaşamış bir papazı övmek amacıyla Noel Baba diye tombul, sevecen, yardım sever, himayeci... sakallı bir ihtiyar tipi oluşturuldu. Daha sonra bu görünüm dinî bir hal almıştır.
Noel Bayramı: Hristiyanlarca kabul edilen bir bayramın adıdır.
MisyonerlikMisyon: Bir şahıs veya heyete verilen göreve denir.
Misyoner: Hıristiyanlığı sistemli şekilde yaymayı vazife edinmiş kişilere verilen isimdir.
Müslümanlar, son üçyüz yıl içinde dünya siyasi hâkimiyetini kaybetti. Bu siyasi boşluğu yavaş yavaş Batılılar almaya başladılar. Daha sonra da hızla dünya hâkimiyetlerini kurdular. Bu dünya hakimiyetini kurarken buna parelel olarak bazı alanlarda ilerleme kaydettiler. Bunların çalışmalarını dört ana temelde toplayabiliriz:
1- Rönesans ve reform hareketleri: Hıristiyan alemi, Kilise’nin baskısından kurtulup çeşitli ilmi, kültürel, siyasal ve sosyal konularda ilerlemeler yaptı.
2- İstila ve sömürgecilik hareketleri: Batı, 300 sene civarında sömürgecilik yapmıştır. Sömürgeleştirdiği ülkelerin insanlarını da pazarlarda satmışlardır. Köle olarak satılan bu insanların ekseriyetini Afrikalı Müslümanlar oluşturuyordu. Uzun bir zaman dilimi içinde bunlar Hıristiyanlaştırıldı.
3- Teknolojiyi ve maddi kaynaklarını sadece kendi ellerinde tutmaları: işgal edilen memleketlerin yeraltı ve yerüstü tüm kaynaklarını sömürdüler. Ayrıca onların dil, inanç, ahlâk, kültür, örf, âdet... gibi değerlerini de mahvettiler. Bu toplumların işi çok zor. Çünkü bir taraftan eski yıkıntıları onarmak, bir taraftan da yeni değişen şartlara uyum sağlamak kolay değildir. Hele hele kısmi olarak dünya piyasasına sürülen teknolojinin getirdiği çeşitli araçlar nerdeyse, hayatımızın her alanına girmiş bulunmaktadır. Bu araçlar, yerinde kullanıldığında çok güzel neticeler ortaya çıkmaktadır. Ancak, kontrolsüz ve sorumsuzca kullanıldığında meydana gelecek zararlar dinî, ahlâkî, gelenek ve görenekler açısından derin yaralar açılmasına sebep olacaktır. Dikkat edilirse; geri kalmış ve gelişmekte olan bazı ülkelerdeki anarşi, terör, sabotaj, faili meçhul olaylar... sömürgeci güçlerin uzantıları şeklinde görülmektedir.
4- Misyonerlik faaliyetleri: Batı âlemi, işgal ve sömürü hareketleriyle birlikte misyoner faaliyetlerini de beraberinde yürütmüştür. ilk gittikleri yerlere maddi yardım, sağlık hizmetleri, kültür faaliyetleri... gibi insancıl görünümlü hizmetleri ön plana almışlardır. Taban bulunca misyoner faaliyetlerine başlayıp hız vererek bazı insanları hıristiyanlaştırmışlardır.
Hıristiyanlar dinlerini yaymak için üç koldan hareket etmişlerdir:
1- Gönüllü olarak faaliyetlere katılan din adamları. Bunlar aynı zamanda doktor, hemşire, öğretmen, teknisyen, iş adamı... olarak özel yetiştirilmiştir.
2- İşgal edilen topraklarda yaşayan yerli azınlıklar. Bunlar da genellikle sonradan özel olarak yetiştirilirlerdi. ilk bağlantılar gizli olarak bunlarla yapılırdı.
3- Bunlar Hıristiyan olmamalarına rağmen, sömürgecilerin; para, makam, mevki... gibi aldatmacalarla elde ettiği ve hizmet ettirdiği o memleketin yerli kuklalardır.
Zamanımızda ise:
1- Dünyanın her yerinde geniş maddi imkânlarla Özellikle bazı din ve tarikatları yaymaya çalışan kişi ve kurumların faaliyetleri görülmektedir. TV, gazete ve dergilerde komu oyuna zaman zaman intikal etmektedir. Misyonerler, dünyanın her yerinde, daha çok kalkınmamış ülkelerde faaliyetlerini yoğunlaştırmışlardır.
2- İslâm'a bazı yakıştırma ve ithamlar yapılmaktadır. Bu yıkıcı faaliyetlerin bir kısmı bizzat İslâm ülkelerinde, bazıları da diğer ülkelerde meydana gelmektedir. Bu iftira ve karalamalara bir takım kurum, kuruluş ve kişiler tarafından cevap verilmektedir. Ancak yeterli olamamaktadır. Çünkü Müslümanların ellerindeki imkânlar kısıtlı ve etki alanı da dardır.
İslamYüce Allah tarafından, 610 yılında bütün insanlığa en son Resul olarak görevlendirilen Muhammed (aleyhi's selâm)'a vahyedilen dine İslâm denir. Bu ismi Allah vermiştir. Bu son dinde; bütün insanlar eşittir. Renk, dil, bölge, zengin, fakir, erkek, kadın... farkı gözetilmez. Ancak, Allah`a iman, İslâm Dinini hayata uygulama insana üstünlük sağlar. İslâm'a inananlara Müslüman denir. Bu dinin kitabı Kuran`dır. Diğer dinlerin kitapları gibi değiştirilmemiştir.
İslâm’da Allah inancı: Yüce Allah birdir, O’ndan başka ilâh yoktur. Kâinâtın yaratıcısıdır. O’nun eşi, benzeri, oğlu ve kızı... yoktur.
İslâm dinindeki ibadetler:1- Günlük ibadetler; günde beş vakit kılınan namazlar.
2- Haftalık ibadet; Cuma günü kılınan Cuma Namazı,
3- Senelik ibadetler; senede iki defa kılınan bayram namazı ve sende bir ay tutulan oruç,
4- Ömürde en az bir defa, durumu müsait olanların yaptığı Hac’dır.
İslâm dinindeki mezheblerden bazıları:1- Hanefi, 2- Şafiî, 3- Malikî, 4- Hanbelî, 5- Caferî... gibi.
İslâm dininde peygamber inancı:İslâm inancında, Muhammed (aleyhi's selâm)'dan evvelki bütün resul ve nebiler tasdik edilir.[10] Hiçbiri reddedilmez. Kuran`da, Allah`ın elçileri çokça zikredilir ve örnek olarak gösterilir. Müslümanlar geçmiş peygamberleri hürmetle anar ve onlar için salavat getirirler. (Allah`ın salat ve selamı hepsinin üzerine olsun.)